DİDEM ÜRER: CHP’nin Mısır ziyaretine “Gayri meşru yönetim meşrulaştırma girişimi” olarak değerlendiren Bekir Bozdağ, ziyaret için “öyle anlaşılıyor ki darbecilerde Mısır’ın başkentinde buluşuyor” dedi.<br /><br /> ADNAN OKTAR: Şimdi tamamen alakayı kesmek de akılcı bir hareket değil bu. Çünkü Mısır’ın en az yarısı onlardan yana, yarısı da diğer taraftan yana. Mısır’ın yüzde yüzüyle dost olmak lazım. Darbeci tamam darbesini eleştirirsin, şiddeti eleştirirsin ama bağlantı kurmaya ve iyiye doğru onları çekmeye gayret etmek lazım. CHP’nin bu tavrı yabana atılacak çirkin görülecek bir tavır değil. Ne diyelim? O zaman yüzde ellisine düşman mı olalım? Nefret mi edelim, öfke mi duyalım? Adam yerine koymayalım mı? İyi olmasını istiyorsak, bağlantı kurmamız gerekir, konuşmamız, ikna etmemiz gerekir, makul çizgiye çekebilmek için. Yoksa adamı sen iyice azdırırsın, tersleşir, şiddetlenir tavrı ve bozulur. Ona şefkatle yaklaşmak, değer vererek yaklaşmak, iyi olması için gayret etmek en akılcı tavırdır. Biz, Esad için bile aynı tavrı gösteriyoruz. Mesela Esad’ın ailesine acıyorum, hanımına, çocuklarına acıyorum, kurtulmasını istiyorum. Orada hiç kimsenin ben ezilmesini, acı duymasını istemem. Dolayısıyla onlarla bağlantı kurmak için çok uğraştım. Bak dedim ki; “Hz. Mehdi (a.s)’ı savun, İttihad-ı İslam’ı savun, bağnazlığa karşı olduğunu söyle, Hristiyanlara, Musevilere şefkat duyduğunu, ateistlere, dinsizlere şefkat duyduğunu ve herkesi kucakladığını söyle, bunu açıkça, kısaca söyle sana yardım gelecek” dedim, sözümü dinlemedi. “Aksinde bela gelir” dedim, sözümü dinlemedi, bela da üstüne çöktü işte. Şimdi son operasyon için hazırlık yapılıyor. Halbuki bunu söylese, çok şahane olacaktı. Yine geç değil ama yine inat ediyor. Yine korkuyor, yine çekiniyor. Çünkü korkmak kolaydır. İçgüdüyle, hayvani içgüdüyle korkar insan. Korkuya çok rahat teslim oluyorlar. Ama cesaret için, akıl ve iman gerekiyor. İnsanın pozitif bir yönüdür cesaret ama akıl, irade ve imanla elde eder. Ama korkaklık hayvani bir içgüdüdür. Doğal haline bıraktığında insanı korkar zaten. İrade ve akılla, vicdanla korkuyu yenebilir bir insan. Bu korkuyu yenmiyor. Bağnazlarda da bu var, korkuyu yenmiyorlar, hayvani içgüdüyle korkuya teslim oluyorlar. Bediüzzaman söylüyor; “ havf damarı bunları tutar” diye bir kısmı için bu şekilde söylüyor.<br /><br /> Darbeci olsa da adam, her ne olursa olsun, onlarla insani bağlantı çok mühimdir, önemlidir. İnsanları dışlama politikası çok yanlış. İsrail’i dışla, Filistin’i savun, Mısır’da darbeci kesimi ve halkın yarısını dışla, Müslüman kardeşleri savun! Böyle bir politika çöker. Mehdiyet ruhu değil bu. Hepsini kucaklayan bir üslup olması lazım, tamamını. Hak olan herkesi kurtarmaktır. Ama gelenekçi bakış açısına göre hak nedir? Sünnilerdir. Ama Kuran ruhuyla baktığımızda; Alevi, Sünni, dinsiz, imansız kim varsa, hepsine şefkat duymak ve koruyup kollamaktır. Bizim Kuran yoluyla, Mehdiyet yoluyla yaklaşmamız lazım.
