ADNAN OKTAR: Güneydoğu’yu bölmekten vazgeçtiklerini hepsinden bir duyalım kesinlikle. Kardeşim bir kere sen dil istiyorsun sen, yabancı dil. Bir kere ne zorun yani. Türkçe çok akıcı kolay bir lisan. Kürtçe kolayda değil Kürtçe. Yani mesela bir eseri Kürtçeye çevirmek kolay değil. İnternet, Facebook hiçbir şeyden istifade edemezsin Kürtçede. Kürtçe ne kadar yayın var, ne kadar bilimsel yayın var. Ama Türkçe’nin ucu bucağı yok. Hem kolay bir dilde. Ama Kürtçeyi folklor olarak, dil olarak korumak istiyorsan, güzel zaten hoş. Her yere kurs açalım, devlet her yere ücretsiz kurs açsın, okullarda da seçmeli ders olarak Kürtçe dersi de olsun. Ama resmi dil, Türkçe. Bunun aksi olmaz. Ben Kürt kardeşimle Türkçe konuşmak istiyorum. Ben şimdi Kürtçe mi öğreneceğim. Nasıl ne yapayım görüşmek için. O Türkçe öğrenmesi gerekiyor benimde Kürtçe öğrenmem gerekiyor. Olacak iş mi şu? Yani “pişmiş aşa su katma” derler ya, yani gayet güzel yaşıyoruz. Bırakın karıştırmayın ortalığı. Ben mesela Bediüzzaman Hazretleri’yle karşılaşsam, Kürtçe sadece biliyor olsaydı Bediüzzaman konuşamayacaktım, onun zamanında yaşasam. Niye konuşamayayım, benim birçok Kürt dostum var, arkadaşım var. Hepsi Türkçe biliyorlar. Rahat rahat konuşuyorum. İş çıkartmayın, bu Kürtçe dil işi karanlık. Bölmek için bu, açık belli. Samimi dürüst olun. Ama de ki ben kardeşim Kürt folklorunu kaybetmek istemiyorum, kıyafetini, müziğini alabildiğine yanındayım. Kürtçe zılgıtlar hep beraber oynayalım de eğlenelim de. Kürt adetlerinin hepsini yapalım, iftihar ederim. Ama bölünme işi, nevrim dönüyor onu duyduğumda. Bunu bırakacaksınız. Kardeşim bölündüğünde, Allah vermesin mutlu olmayacaksın ki. Bölündüğünde mutlu olacağını zannedenler var. Felaket o zaman başlıyor, bak felaket o zaman başlıyor. İflahınızı kesecekler. Bir tane Kürt bırakmazlar. Bir kere Türkü Kürde, Kürdü de Türk’e kırdıracaklar önce. Kardeşim Türkiye’nin Güneydoğusunda önce komünist Kürdistan düşün, Allah vermesin. Ne diyecekler o devlet “geri kalanı, burası da komünist olsun” diyecek. O zaman devlet, var gücüyle kendini savunacak, mecburen savaş olacak. O onu kıracak, o onu kıracak. İyice zayıfladıktan sonra da dış güçler gelip, ikisini de dümdüz ederler.
