ADNAN OKTAR: Kuran'ı açtım; 48. ayet, Tevbe Suresi. Åžeytandan Allah'a sığınırım; “Andolsun, daha önce onlar fitne aramışlardı.” Bir kısım insanlar hep fitne ararlar; hep kepazelik, durur durur bir rezillik. Yani sevgiyi aramaz, barışı aramaz, kardeÅŸliÄŸi aramaz. Ama fitne oldu mu baÅŸ açık gider. Kavga, iki kiÅŸinin arasını açmak, ahlaksızlık yapmak, oyun oynamak, tuzak kurmak... Öyle tipler vardır, mayası oradan gider. “Ve sana karşı birtakım iÅŸler çevirmiÅŸlerdi.” Yani tuzak tarzı oyunlar. Peygamber Efendimiz (s.a.v)'e yönelik bu. Hz. Mehdi (a.s)'a yönelik de bu tip olaylar olacaktır. “Sonunda onlar, istemedikleri halde,” Hz. Mehdi (a.s)'ın çıkmasını istemedikleri halde, Hz. İsa Mesih (a.s)'ın inmesini istemedikleri halde, “hak geldi,” Hz. Mehdi (a.s) geldi, Hz. İsa Mesih (a.s) geldi, “ve Allah'ın emri ortaya çıkıp-üstünlük saÄŸladı.” Allah'ın emri ne? Dünya hakimiyeti, İttihad-ı İslam. “Allah'ın emri ortaya çıkıp-üstünlük saÄŸladı.” Ebcedi 2025 tarihini veriyor. Net dünya hakimiyeti, inÅŸaAllah. “Allah'ın emri ortaya çıkıp,” görünür hale gelip, “üstünlük saÄŸladı.” Hakim oldu. DiÄŸer güçleri etkisiz hale getirdi. Tam Hz. Mehdi (a.s)'ı anlatan bir ayet. Peygamber Efendimiz (s.a.v)'e bakmakla beraber ahir zamana çok güçlü bakıyor.<br /><br /> Åžeytandan Allah'a sığınıyorum. “De ki: "Siz bizim için iki güzellikten (ÅŸehitlik veya zaferden) birinin dışında baÅŸkasını mı bekliyorsunuz? Oysa biz de, Allah'ın ya kendi Katından veya bizim elimizle size bir azab dokunduracağını bekliyoruz.” Mesela Allah depremle azap verebiliyor, savaÅŸlarla azap verebiliyor, deÄŸil mi? “Öyleyse siz bekleyedurun, kuÅŸkusuz biz de sizlerle birlikte bekleyenleriz.” Her türlü zalime yara dokunuyor dünyada. Ahirette daha da ÅŸiddetlisidir tabii, inÅŸaAllah.<br /><br /> “Sana iyilik dokunursa, bu onları fenalaÅŸtırır” diyor Allah. NeÅŸe, iyilik, sevinç, güzellik, her türlü nimet. Güzel insanlar, güzel arabalar, güzel evler, gençlik, saÄŸlık, sıhhat hepsi. “Bir musibet isabet edince ise:” farz edelim küfrün bir saldırısı, bir oyunu, bir tuzağı, “'Biz önceden tedbirimizi almıştık' derler.” Yani “uzak durmuÅŸtuk, yaklaÅŸmamıştık” derler. “Ve sevinç içinde dönüp giderler.” Halbuki dönüp gittiÄŸi yer, cehenneme doÄŸru dönüp gidiyor, haberi yok.<br /><br /> Åžeytandan Allah'a sığınırım, 51. ayet; “De ki: "Allah'ın bizim için yazdıkları dışında, bize kesinlikle hiç bir ÅŸey isabet etmez.” Yani sadece kaderimizde olan ÅŸey olur. Ona da sevinçle karşılık veririz, iftiharla karşılık veririz. Her ne olursa olsun. Çünkü hepsi Allah'tan. “De ki: "Allah'ın bizim için yazdıkları dışında," kaderin dışında, "bize kesinlikle hiç bir ÅŸey isabet etmez."” Hiç bir olay olmaz kaderin dışında. “O bizim Mevlamızdır. Ve mü'minler yalnızca Allah'a tevekkül etmelidirler.” Mesela biz burada konuÅŸuyoruz, bu konuÅŸmayı yaptık, niye? Kaderimizde olanı yapıyoruz. Ama biz kendimiz isteyerek yapmışız gibi gösteriyor Allah. Halbuki daha annemden doÄŸmadan ben bu konuÅŸmayı yaptım, bitti. Fatih Sultan Mehmet devrinde, Hz. Musa (a.s) devrinde deniz yarıldığı zaman da ben bu konuÅŸmayı yapıyordum. Hz. Adem (a.s)’ın çamuru hazırlanırken ben bu konuÅŸmayı yapmıştım. Kader öyledir, inÅŸaAllah.<br /><br /> “Onlara sorarsan, andolsun: ‘Biz dalmış, oyalanıyorduk’ derler. De ki: ‘Allah ile, O'nun ayetleriyle ve elçisiyle mi alay ediyordunuz?’” Allah diyor ki din ile alay edilmesi konusunda, yani imani konularla alay edilmesi konusunda; “De ki: ‘Allah ile ve O'nun ayetleriyle ve elçisiyle mi alay ediyordunuz?’” Bu büyük bir bela, gülünecek bir yönü yok bunun. Ayetin hükmü budur. Haramdır. Allah’tan korkan bunu yapmaz. Ölüm anında sen bu fıkrayı anlatabilir misin? Anlatamazsın. Ölürken anlatamadığını, diriyken niye anlatıyorsun?
