Arkadaş! Namaz, kul ile Allah arasında yüksek bir nisbet ve ulvî bir münasebet ve nezih bir hizmettir ki, her ruhu celb ve cezbetmek namazın şe'nindendir. Namazın erkânı, Fütuhat-ı Mekkiye'nin şerhettiği gibi, öyle esrarı hâvidir ki, her vicdanın muhabbetini celbetmek, namazın şe'nindendir. Namaz, Hâlık-ı Zülcelal tarafından her yirmidört saat zarfında tayin edilen vakitlerde manevî huzuruna yapılan bir davettir. Bu davetin şe'nindendir ki, her kalb kemal-i şevk ve iştiyakla icabet etsin. Ve mi'racvari olan o yüksek münacata mazhar olsun. <br />------------------------ <br />Nisbet: Bağ, Bağlılık, ilşki. <br />Ulvî: Yüksek, yüce. <br />Nezih: Temiz, arınmış. <br />Celb: Kendi tarafına almak, çekmek. <br />Şe’n: İş. *Hal, tavır. <br />Erkân: Rükünler, esaslar, temeller. <br />Fütuhat-ı Mekkiye: Muhyiddin-i Arabi’nin bir eserinin adı. <br />Şerh: İzah, açıklama. <br />Hâvi: İçine alan, kapsayan. <br />Muhabbet: Sevgi, sevme. *Ruhun, kendisinden lezzet duyduğu şeye meyletmesi. <br />Kemal-i şevk: Tam şevk, mükemmel bir istek ve coşku. <br />İştiyak: Şiddetli arzu ve istek. <br />İcabet: Cevap verme, karşılık verme. <br />Mi'racvari: Mi’rac gibi. <br />Münacat: Dua, Allah’a yalvarma. <br /> <br />Namaz, kalblerde azamet-i İlahiyeyi tesbit ve idame ve akılları ona tevcih ettirmekle adalet-i İlahiyenin kanununa itaat ve nizam-ı Rabbanîye imtisal ettirmek için yegâne İlahî bir vesiledir. Zâten insan medenî olduğu cihetle, şahsî ve içtimaî hayatını kurtarmak için, o kanun-u İlahîye muhtaçtır. O vesileye müraat etmeyen veya tenbellikle namazı terkeden veyahut kıymetini bilmeyen; ne kadar cahil, ne derece hâsir, ne kadar zararlı olduğunu bilâhere anlar, ama iş işten geçer. <br />------------------------------------- <br />Azamet-i İlahiye: Allah’ın(cc) büyüklüğü. <br />Tesbit: Sarsılmaz şekilde yerleştirme, sağlam olarak yerleştirme. <br />İdame: Devam ettirme. <br />Tevcih: Döndürme, yöneltme, çevirme. <br />Adalet-i İlahiye: Allah’ın(cc) adaleti. <br />Nizam-ı Rabbanîye: Rabbani nizam, her şeyin sahibi ve terbiyecisi olan Allah’ın(cc) düzeni. <br />İmtisal: Uyma <br />Cihet: Yön, taraf. <br />İçtimaî: Toplumla ilgili. <br />Kanun-u İlahî: Allah’ın(cc) kanunu. <br />Müraat: Uygun davranma, riayet. <br />Hâsir: Hüsranda olan, zararda olan, kaybeden. <br />Bilâhere: Sonra, sonunda, daha sonra, sonradan. <br /> <br />İşarat-ül İ'caz <br />----------------------- <br /> <br />Sakın deme: "Benim namazım nerede, şu hakikat-ı namaz nerede?" Zira bir hurma çekirdeği, bir hurma ağacı gibi, kendi ağacını tavsif eder. Fark yalnız icmal ve tafsil ile olduğu gibi; senin ve benim gibi bir âminin -velev hissetmezse- namazı, büyük bir velinin namazı gibi şu nurdan bir hissesi var, şu hakikattan bir sırrı vardır -velev şuurun taalluk etmezse-. Fakat derecata göre inkişaf ve tenevvürü ayrı ayrıdır. Nasıl bir hurma çekirdeğinden, tâ mükemmel bir hurma ağacına kadar ne kadar meratib bulunur. Öyle de: Namazın derecatında da daha fazla meratib bulunabilir. Fakat bütün o meratibde, o hakikat-ı nuraniyenin esası bulunur. <br /> <br />SÖZLER / 21. Söz / 1. Makam'dan
