'' Madam Anahit akordeonu, Balık Pazarı'nı, dört kocasını, dört kedisini sevdi. <br /> <br />Dünya o zaman kısır değildi, kırk yapraklı bir güldü. <br /> <br />Akordeonu Büyükada'da daha dondurmasını yiye yiye giden bir çocukken gördü. <br /> <br />İçinden bir günbatımı geçmiş gibi duydu. <br /> <br />On birinde akordeonu eline aldığında hemen Saint Antoine' a gitti, adak yaptı. <br /> <br />Saint- Antoine güzel evliyadır. <br /> <br />Her sabah uyandığında onu yanında buldu. <br /> <br />İlk derslerini kısa gülüşlü kısa kirpikli M. Artepenon' dan aldı. <br /> <br />Daha on yedisinde Hristaki Pasajı'na düştüğünde uzun akordeonunu, uzun kirpiklerini düşürmesini bildi. <br /> <br />Göğsünün ilk düğmesini o gün açtı, bir daha da kapamadı. <br /> <br />Bir süre ağaç kokan Yorgo ile gitti geldi. <br /> <br />Artık sık sık âşık oluyordu, hepsini de akordeonundan buluyordu. <br />Memelerini ilkin çok sinirli çok uçucu çok kırılgan ilk kocasına dokundurdu. <br /> <br />Adını yavaş yavaş her yere yazdı: la vie en rose. <br /> <br />Cüneyt Arkın ile ilk dekolteli ''babanın suçu'' ve ''kadın ve şarap'' ı çevirdi. <br /> <br />Ama en çok Ayhan Işık’ı sevdi. o da onu sevdi. <br /> <br />Dünya değişmeye başladığında hep ıslık çala çala dolaşan solak Hüseyin’i gördü. bir türlü unutamadı. <br /> <br />Hüseyin’i kar altındaki Uludağ’a benzetiyordu. <br /> <br />Kırk beşinde daha teni şeker ırmak kokuyordur. <br /> <br />Saçlarında her zaman firketeler, çifte topuzlar ve dur durak bilmeyen iki perçemi bıraktı. <br /> <br />Üçüncü kez evlendiğinde komodinin üstündeki dalyanın suyunu her gün değiştirdi. <br /> <br />Uzun zaman İsa’ya benzeyen bir çocuğu olsun diye düşündü. <br /> <br />Dördüncü kocasının ellerini sevdi. Doğal kendi halinde bir yumruğu olduğunu gördü. <br /> <br />Kedileri sevmeye o zaman başladı. Artık gazetelere hep kedilerle poz verdi. <br /> <br />Şimdi? <br /> <br />Şimdi en çok sevdiği çiçek: Filbahri. En çok sevdiği şarkı: mani oluyor halimi takrire hicabım.'' <br /> <br />İLHAN BERK