#duhan #EmrullahAKBAŞ #Dukhan<br />Duhân Suresi 51/59 Emrullah AKBAŞ - 4K Best Quran - Harika Tilavet<br /><br />إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي مَقَامٍ أَمِينٍ ﴿٥١﴾<br />44/DUHÂN-51 (Meâlleri Kıyasla): İnnel muttakîne fî makâmin emîn(emînin).<br />Muhakkak ki takva sahipleri, mutlaka emin makamlardadır.<br />فِي جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ ﴿٥٢﴾<br />44/DUHÂN-52 (Meâlleri Kıyasla): Fî cennâtin ve uyûn(uyûnin).<br />Cennetlerde ve pınarlarda.<br />يَلْبَسُونَ مِن سُندُسٍ وَإِسْتَبْرَقٍ مُّتَقَابِلِينَ ﴿٥٣﴾<br />44/DUHÂN-53 (Meâlleri Kıyasla): Yelbesûne min sundusin ve istebrakın mutekâbilîn(mutekâbilîne).<br />Karşılıklı ipekten ve atlastan giysiler giyerler.<br />كَذَلِكَ وَزَوَّجْنَاهُم بِحُورٍ عِينٍ ﴿٥٤﴾<br />44/DUHÂN-54 (Meâlleri Kıyasla): Kezâlike ve zevvecnâhum bi hûrin în(înin).<br />İşte, böyle. Ve onları, iri gözlü huriler ile evlendiririz.<br />يَدْعُونَ فِيهَا بِكُلِّ فَاكِهَةٍ آمِنِينَ ﴿٥٥﴾<br />44/DUHÂN-55 (Meâlleri Kıyasla): Yed’ûne fîhâ bi kulli fâkihetin âminîn(âminîne).<br />Orada emniyet içinde her çeşit meyveden isterler.<br />لَا يَذُوقُونَ فِيهَا الْمَوْتَ إِلَّا الْمَوْتَةَ الْأُولَى وَوَقَاهُمْ عَذَابَ الْجَحِيمِ ﴿٥٦﴾<br />44/DUHÂN-56 (Meâlleri Kıyasla): Lâ yezûkûne fîhâl mevte illâl mevtetel ûlâ, ve vekâhum azâbel cahîm(cahîmi).<br />Orada ilk ölümden başka ölüm tatmazlar. Ve (Allah, böylece) onları cehennem azabından korumuştur.<br />فَضْلًا مِّن رَّبِّكَ ذَلِكَ هُوَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ ﴿٥٧﴾<br />44/DUHÂN-57 (Meâlleri Kıyasla): Fadlen min rabbike zâlike huvel fevzul azîm(azîmu).<br />Senin Rabbinden fazl (lütuf) olarak işte bu, (en büyük kurtuluş) fevz-ül azîmdir.<br />فَإِنَّمَا يَسَّرْنَاهُ بِلِسَانِكَ لَعَلَّهُمْ يَتَذَكَّرُونَ ﴿٥٨﴾<br />44/DUHÂN-58 (Meâlleri Kıyasla): Fe innemâ yessernâhu bi lisânike leallehum yetezekkerûn(yetezekkerûne).<br />İşte böylece O’nu (Kur’ân-ı Kerim’i), senin lisanın ile kolaylaştırdık. Umulur ki onlar tezekkür ederler.<br />فَارْتَقِبْ إِنَّهُم مُّرْتَقِبُونَ ﴿٥٩﴾<br />44/DUHÂN-59 (Meâlleri Kıyasla): Fertekib innehum murtekıbûn(murtekibûne).<br />Artık gözle (bekle)! Muhakkak ki onlar da (bekleyenler) gözleyenlerdir.
