Kronik Kitap’dan yayımlanan Bu İliÅŸkiyi KonuÅŸmalıyız, yalnızca romantik iliÅŸkileri deÄŸil; aÅŸkı, evliliÄŸi, flörtü, sadakati, cinselliÄŸi, güç iliÅŸkilerini ve bireysel kırılganlıkları tüm boyutlarıyla ele alıyor. Yenal Bilgici’nin çarpıcı soruları, Gülcan Özer’in doÄŸrudan yanıtlarıyla karşılık buluyor. “AÅŸk ihtiyaç karşılamaz, iyileÅŸtirmez ve tamamlanmaya katkısı yoktur.” Kitabın omurgasını bu cümle oluÅŸturuyor. Çünkü en büyük yanılgımız, kendi eksiklerimizi baÅŸkasıyla giderebileceÄŸimizi sanmak. Oysa Özer diyor ki: “İhtiyaçlarını önce kendi kaynaklarınla karşılamakla mükellefsin. Senin dolduramadığın yeri dünya dolduramıyor.”<br /><br />Ama esas olarak ÅŸu temel gerçeÄŸi gözümüzün önüne seriyor: İliÅŸkiler, sadece yakınlıkla deÄŸil, samimiyetli bir mesafeyle ayakta kalıyor. Nezaketin yokluÄŸu, en çok evin içinde kendini belli ediyor. Ve cinsellik, sandığımız gibi arzunun deÄŸil; çoÄŸu zaman, ihmalin ve ilgisizliÄŸin göstergesi hâline geliyor. Gülcan Özer ÅŸöyle diyor: “Her gün beÅŸ dakika cinselliÄŸe zaman ayırırsan, üçüncü haftada bunun neye dönüÅŸtüÄŸünü görürsün.”
