Şef : Mustafa ERSES <br /><br />DÎVÂN <br />Makâm : Muhayyer <br />Usûl : Nim Sofyân <br />Beste : Anonim <br />Güftekâr : Âşık Dertli <br /><br />(Âh) Ok gibi hûblar beni yaydan yabana attılar (hey) <br />(Âh) Bilmediler kadrimi ucuz bahâya sattılar (hey) <br /><br />(Âh) Neydi vaktinde güzeller bûseler vâdettiler <br />Bir söz ile hâsılı şu gönlümü aldattılar <br /><br />(Yâr) Hani ya sâdık deyû methettiğin o(l) nevcivân <br />Dün gece o(l) dilberi bir bâdeye oynattılar <br /><br />(Hey) Gördüm o(l) hûri sıfat ağyâr ile ülfet eyler <br />(Âh) Hasetinden Dertli'yi toplar gibi patlattılar (âh) <br /><br />hûb : güzel, hoş, iyi <br />kadir : değer, kıymet <br />bûse : öpücük, öpüş, öpme <br />nevcivân : delikanlı, taze <br />dilber : çok güzel, alımlı kadın <br />bâde : şarap, içki <br />hûri : çok güzel, alımlı, çekici kadın; cennette yaşayan çok güzel, kara gözlü, beyaz tenli kız <br />sıfat : yüz, çehre, suret; birisine belli bir biçimde davranma hakkı veren nitelik; san <br />ağyâr : başkaları, yabancılar, eller <br />ülfet etmek (eylemek) : görüşmek, konuşmak, arkadaşlık etmek <br />haset : kıskançlık, çekememezlik