MÂHZÛN GÖNÜL <br />(ŞARKI) <br />Makâm : Hüzzâm <br />Usûl : Değişmeli (Curcuna / Aksak) <br />Bestekâr : Kemânî Salih Efendi <br /><br />Mahzûn gönül heyhât, heyhât şâd olacak mı sanıyorsun <br />Vâh esef âh bîçâre gönül eyvâh, eyvâh aldanıyorsun <br />Bu kadar cevr û cefâya bilerek katlanıyorsun <br />Vâh esef vâh bîçâre gönlüm eyvâh, eyvâh aldanıyorsun <br /><br />Ben neden düştüm neden bilmem böyle bir ateş-pâreye <br />Vâh esef âh bîçâre gönlüm eyvâh, eyvâh aldanıyorsun <br /><br />mahzûn : üzgün, kederli, hüzünlü; hüzün veren <br />heyhât : yazık, çok yazık, ne yazık ki <br />şâd olmak : neşelenmek, sevinmek, mutlu, huzurlu olmak <br />esef : acınma, yerinme; hüzün, gam, üzüntü, pişmanlık <br />bîçâre : çaresiz, zavallı <br />cevr : haksızlık ederek incitme, eza, cefa, sitem <br />û : ve, ile <br />cefâ : büyük sıkıntı, üzüntü; eziyet <br />ateşpâre : ateş parçası, ateş gibi; çok zeki, çok akıllı; durup dinlenmeyen
