eski duvar diplerinde karanlık sular<br />ay vurmuş gölgelenmiş kuytular<br />canım oğul, güzel yiğit<br />al gel kanlı gömleğini, sana nasıl kıydılar?<br />ben bu yürek yarasını bir gece elbistan’da duymuştum<br />akşamlar bir karakuş gibi sağılıp inerdi tenha yollara<br />yıldızlar dut kokardı, iğdeler ay kokardı<br />öflez ışıkları, yol boylarında osmanlı karakolları<br />tilkiler üşüşünce akşam yıldızıyla bağlara<br />kelepçemin karasına bir ak güvercin<br />nazlı nazlı canım yiğit, süzüm süzüm canım oğul<br />gelip konardı<br />ben bu yürek yarasını bir gece elbistan’da duymuştum<br />ekmek yedim, su içtim ben nasıl yadsıyayım?<br />ya nasıl yadsıyayım ishaklı selvilerde ayışığını<br />ya bu kanlı gömleği ben kime giydireyim?<br />sen ne zaman büyüdün de<br />ne zaman kaptırdın gönlünü o nurhaklar’a?<br />sen daha bebek bebek, sen daha baba baba<br />canım oğul, o kıraç toprakların yabangülü, yiğidim<br />sen ne zaman büyüdün de düştün yollara<br />yolunu mavi kargalardan, toylardan sorar oldum<br />hala duruyur mu tellerinde<br />o mavi kargaları maraş topraklarının?<br />o karamu
