ADIYAMAN DİVANI<br />Söz - Beste : Anonim<br /><br />Bir peri gördüm oturmuş kûşe-(y)i meyhânede<br />Şarkı söyler mey içerek sûret-i rindânede<br /><br />Ellerim peymânede kaldı, gözlerim sâkide kaldı<br /> Demedim mi uçacak göğsümün kafesinden<br /> Bülbülüm bir gün uçacak demedim mi hayran<br /><br />Aman Allâh aman Allâh ne temâşâdır<br /> Bu senin dürr-i kudretin esrârın senin hayran<br /> Sana şâhım münâcâtım değil bir rızk için hâşa<br /> Hüdâdır Rezzâk-ı âlemdir rızıksızı kul yaratmaz aman<br /><br />kûşe-(y)i meyhâne : meyhane köşesi<br /> mey : divan şiirinde rengiyle kırmızı gülü, sevgilinin dudağını, yanağını andıran ve sıkça sözü edilen bir içki türü; şarap<br /> sûret : görünüm, biçim<br /> rindâne : rintçe; dünya zevklerini hoş karşılama, dünya işlerine önem vermeme; kalenderlik<br /> peymâne : şarap bardağı, büyük kadeh<br /> sâki : içki meclisinde içki sunan kişi<br /> temâşâ : hoşlanarak, ibretle bakma; seyretme<br /> dürr : inci<br /> kudret : güç, erk, kuvvet, iktidar; yaratma gücü<br /> esrâr : sırlar<br /> münâcât : (Tanrı'ya) yakarma, yakarış<br /> rızk : yiyecek, içecek şey; azık; Tanrı tarafından herkes için ayrıldığına inanılan nimet<br /> hâşa : asla, kat'iyyen, öyle değil; dine aykırı görülen bir şeyden, bir olasılıktan söz ederken, bunun zorunlu olarak söylendiğini belirtmek için kullanılır<br /> hüdâ : Tanrı<br /> Rezzâk : rızık veren, ihtiyaçları karşılayan<br /> âlem : dünya; evren; herkes<br /><br />- 09/04/2010 CUMA -